Dünyada dijital pazarlama ve iletişim sektörünün nabzını tutan IAB (Interactive Advertising Bureau) geçtiğimiz hafta Türkiye’nin dijital reklam harcamalarına ilişkin önemli bir rapor paylaştı. AdEx-2012 raporu’na göre, Türkiye’de dijital reklam yatırımları 2012’de bir önceki yıla göre 30% artışla 943 milyon TL oldu. Bu ciddi artış ister istemez akıllara gelecekte sektörde hangi oyuncuların ön planda olacağı sorusunu gündeme getirdi. Raporda yer alan Display, Video, Arama Motoru, Mobil gibi başlıklardan sektörde en çok merak edilen konu ise Video ve Mobil’in 2013’te ne kadar büyüyeceği.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Webrazzi Dijital’13 konferansında da yine gündemde “Video mu, Mobil mi?” sorusu vardı. Konferansta Nokta Kurucu ortak ve CEO’su Tümay Asena, “Video Devrimi”ni anlattığı sunumunda internette geçirdiğimiz süre ile ilgili çarpıcı veriler paylaştı: Bir önceki yıla göre 2012′de video izleme sayısı 16% artarak 54.1 milyara ulaşırken, video izlenme süresi ise 13% azalarak 5.98 dakikaya gerilemiş. Tabloya bakılırsa, evet internette geçirdiğimiz süre televizyona ayrılan süreyi geçmek üzere. Ülkemizde video izlenme oranları oldukça yüksek. Evet, biz “izlemeyi” seviyoruz ama aynı zamanda “konuşmayı” ve “paylaşmayı” da seviyoruz. 🙂
İşte bu kombinasyona en güzel örnek Monitera kurucu ortaklarından Metin Kahraman’dan geldi: Türkiye’de Tv başında günde 2,5 milyon kullanıcı tweet atıyor! Elbette son dönemde televizon programlarının soruları Twitter üzerinden alması, diziler için hashtag’lerin oluşturulması bu rakamın geçen yıla göre artmasına en büyük etken diyebiliriz. Bu arada en çok mobilden tweetliyoruz. Türkçe tweet’lerin 61%’inin mobilden, 39%’nun web üzerinden atıldığını paylaşan Kahraman, en çok tweet atılan saatlerin ise akşam saat 21:00 ile 23:00 arasında olduğunu paylaştı. Hiç şaşırtıcı değil. 🙂 Dijital dünyanın prime-time’ıyla ilgilenenlere, geçen ay paylaştığım yazıyı önerebilirim.
Tüm bu dinamiklerle beraber dijital dünyanın önümüzdeki dönemde odağı ise Gerçek Zamanlı Hedefleme (RTB). Artık her şeyin bir tık ötede olduğu çok ekranlı dünyamızda markalar reklamlarını tüketicilerin anlık davranışlarına göre şekillendirmeyi hedefliyor. Gerçek Zamanlı Hedefleme için kısaca tüketicilerin bilgisayar veya mobil cihazında bulunan çerezlerden yola çıkarak, cihazlardaki anlık davranışlarıyla ilgilendiği alanlarda reklam gösterimine hizmet eden yeni bir reklam akışı diyebiliriz. Bu akışın içinde yer alan DSP’ler (Demand Side Platforms) reklamverenlerin ulaşmak istedikleri kullanıcılara gerçek zamanlı satın alma yapmasını sağlarlar. Birçok adexchange hesabını aynı arayüz üzerinden yönetebilme kolaylığı sağlayan DSP’ler aynı zamanda verimlilik, şeffaflık ve performans açısından sektör için oldukça önemliler. Yayıncıların envanterlerini ve ücretlerini daha iyi yönetmelerine yardımcı olan SSP’ler (Supply Side Platforms) ise RTB sürecinde en büyük online görüntüleme envanterini temsil etmekteler ve aynı zamanda DSP’ler gibi şeffaflık ve fiyatlandırma açısından avantaj sağlarken, marka bilinirliği ile geniş hedef kitlelere ulaşmada da oldukça etkililer.
Süreç nasıl işliyor derseniz; RTB önceden satın alınmış reklam alanlarını ayırmak yerine, reklamverenler için verimli olacak gösterimleri alma şansı veriyor. Bunu almak için de en yüksek teklif vereni sadece 50 milisaniye gibi bir sürede seçebiliyor. Özetle; RTB markanın en doğru zamanda, en doğru kitleye, en doğru içerikle ulaşmasını sağlıyor ve gerçek müşteriden en etkin geridönüşü almayı başarıyor.
Konuyla ilgili Webrazzi Dijital’13’e katılan ExchangeWire CEO’su Ciaran O’Kane, “Mobil reklamcılıkta RTB’nin oldukça iyi sonuçlar doğuracağını düşünüyorum.” dedi. Dinamik yaşam koşturmacamızda yanımızdan ayırmadığımız mobil cihazlarımız sayesinde sürekli online olduğumuzu düşünürsek haksız da sayılmaz. 🙂 Kullanıcılar ihtiyaçlarına en uygun içerikle birlikte, doğru yerde ve doğru zamanda karşılaştığı reklama kesinlikle tepkisiz kalmıyor.
Gerçekten güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim 🙂