Nesnelerin İnterneti kavramı (Internet of Things) aslında ilk olarak 3G’nin hayatımıza girmesiyle birlikte etrafımızda yer almaya başladı. Akıllı telefonlar olarak adlandırdığımız ve günde ortalamada 2 saat keyifle zaman geçirdiğimiz mobil cihazlarımıza, çok kısa bir süre sonrasında tabletler de eklenince, artan mobil data tüketimi başta bilişim sektörü olmak üzere satış ve pazarlama dünyasının dikkatini çekmeyi başardı. Çünkü artık “connected” cihazlarımızla her anımızda internete bağlı yaşarken, aynı zamanda birer “connected customer” olduverdik ve yaşantımızda bazı temel alışkanlıklar değişti.
Dünyada şu an 2,5 milyar internete bağlı kullanıcı varken, 6,5 milyar internete bağlı cihaz mevcut ve bu sayının önümüzdeki dönemde katlanarak artması beklenmekte. Çünkü artık günlük yaşantımızda üzerimize giyip veya taktığımız aksesuarlarda, evimizde, arabamızda, şehir içi ulaşımda, sanayide karşımıza nesnelerin interneti kavramı çıkacak. Bu nesnelerin hepsinin tek bir amacı var: Hayatımıza Değer Katmak. Önemli bir değişim de şu; her an internete ve networke bağlı cihazlarımız, birbirleri arasında iletişim kurarken, artık biz “connected customer”ların kullanımına özel Mobil Servisler sunulacak.
Business Insider’ın yakın zamanda paylaştığı bir araştırmaya göre, artan internete bağlı nesne sayısı akıllı telefon, tablet ve Pc sayılarını geçecek bunun başlıca nedeni ise, günlük yaşantımızda bu cihazlarımızın ekranlarını akıllı nesneleri monitörleyebilmek için kullanacak olmamız. Artık akıllı telefonunuzu evde bir kumanda aleti gibi de düşünülebilirsiniz mesela 🙂 Peki işleyiş nasıl?
Günümüzde, kullandığımız akıllı cihazlarımızın içinde yer alan uygulamaları “Yaşayan Uygulamalar” olarak adlandırıyoruz (Living Services) ve bu uygulamaları kullandıkça üzerinde bazı dijital izler bırakıyoruz. Bu dijital izlerin günlük yaşantımızda kullandığımız farklı nesneler tarafından değerlendirilip Akıllı Uygulamalar (External Mind) haline geldiği bir dünyada ise artık akıllı cihazlarımız bizim yerimize karar verir bir hale geliyorlar. İşte burada akıllı nesnelerin kullanımına özel uygulamalar (Mobility Services) karşımıza çıkıyor.
Konuyu en sade şekilde özetlemek gerekirse, örneğin siz hava durumuna bakmak için akıllı cihazınızdan ilgili uygulamaya girip bilgi alabiliyorken (Living Services), nesnelerin interneti dünyasında eğer hava dışarıda yağmurluysa, trafiğin her zamankinden biraz daha yoğun olabileceğine karar veren akıllı uygulamanız sizi o sabah 15 dk. daha erken uyandırmak üzere çalmaya başlayabilir (External mind). Hatta sizin sıcak bir çay içebilmeniz için su ısıtıcınız, mutfağa bile gitmenize gerek kalmadan akıllı telefonunuz ile konuşup sizin uyandığınızı alarmın kapanmasından anlayıp, size sormadan kendi kendine harekete geçebilir. 🙂 Nesnelerin interneti dünyası aslında oldukça geniş bir kavram, özellikle ev sistemleri, ulaşım, sağlık, spor, enerji, güvenlik gibi hayatımızdaki bazı temel ihtiyaçları, önümüzdeki dönemde kendi adına düşünebilen, bizler adına kadar verebilen cihazlar yönetebilecekler. Bu alanda ekosisteme hakim olan başlıca oyuncuları yukarıdaki grafikten inceleyebilirsiniz, peki sizce bu yeni dünyanın hakimi Apple mı, Google mı olacak? Bu ciddi bir tartışma konusu. Konuyla ilgili merakınız varsa, aşağıdaki videoları izlemenizi tavsiye ederim.
Pingback: Hayatın Keyfi Akıllı Mutfaklarda Gizli |
Pingback: Hayatımızdaki Sensörler ve Yıkıcı (disruptive) Teknolojiler |