İçinde bulunduğumuz Dijital Dönüşüm döneminde birçok alışkanlığımız giderek değişiyor. Bu değişimi kimimiz birey olarak elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızla, kimimiz marka tarafında artan iletişim kanallarıyla veya kimimiz ise altyapı sağlayıcısı olarak çığ gibi büyüyen Büyük Veri meselesiyle hissediyoruz. Sürekli olarak, Dijital Dönüşüm’le beraber hayatımıza giren Yıkıcı (Disruptive) Teknolojilerden bahsediyoruz. Ama aslında, önümüzdeki birkaç yıl içinde esas yıkıcı etkiyi yapacak olan bir teknoloji var ki, henüz yeni yeni kendini bize tanıtıyor. Bu teknoloji, Dijital Dönüşüm oyuncuları olarak adlandırabileceğimiz Nesnelerin İnterneti, Sosyal Medya, Büyük Veri, Robotlar, Yapay Zeka, vb… gibi altyapıların hepsini kapsıyor, hatta kendisine “Yeni Nesil Internet” dersek yanlış olmaz. Önümüzdeki dönemin kahramanı: Blok Zinciri (BlockChain)
Blok Zinciri, kelime olarak blok halinde birbirine zincirlenmiş veri altyapıları gibi açıklansa da, en doğru tanımı; güvenli bir ağ üzerinde depolanan Dağıtık Hesap Defteri Teknolojisi’dir (Distrubuted Ledger Technology). Bu “Yeni Nesil İnternet” yolculuğunun henüz başlangıcında olduğumuz şu sıralar Blok Zinciri oldukça popüler ve bir o kadar da merak konusu. Genellikle adı sürekli sanal para Bitcoin ile anılsa da söz konusu teknolojisi, BitCoin gibi dijital para birimleri ve birçok farklı verinin işlemesini sağlayan dev bir mekanizma. Sanal paralardan farklı olarak örneklendirebileceğimiz dosya (asset) türleri diplomalar, Cv’lerimiz, diplomalarımız, enerji tüketimlerimiz, karbon ayak izlerimiz, kamu evraklarımız, banka işlemlerimiz, vb.. olabilir. Geleceği şekillendirmek adına, liste hayal gücümüzle sınırlı.
Peki yakın zamanda geleceğimizi baştan yaratacak bu dev teknoloji hayatımızda nasıl girdi ve nasıl çalışır?
Endüstri 4.0 ile birlikte artık yeni nesil internetten bahseder olduk biliyorsunuz. Nesnelerin İnterneti olarak ta adlandırılan bu dönemde sensörler aracılığı ile çoklanan veri iletişimi, bireyler için hayatı, kurumlar için de iş yapış şekillerini akıllılaştırmakta. Her geçen saniye de oyuna yeni teknolojiler katılmakta. Tüm bu oyuncular tek bir amaca hizmet etmekte: Bilgi Alışverişi. İçinde bulunduğumuz dönemde, internet üzerinden bilgi alışverişi dönemindeyiz.
İnternet’i kullanım amacımız bir bilgiye erişmek veya bir bilgiyi iletmek. İşte, Blok Zinciri de yıkıcı etkisini tam olarak bu alanda hissettirmekte. Gözümüzde canlanması adına, bu teknolojiyi biraz somutlaştıralım. Düşünün ki size bir e-posta, pdf veya başka bir dosya gönderildiğinde, aslında orijinal dosya gönderilmiyor. Kopyası yollanıyor. Bu durum günlük yaşantımızda oldukça normal. Peki konu bir dosya değil de bir mal varlığı olsaydı? Yani sadece “bilgi” anlamında internet olmasaydı, “değer” anlamında internet olsaydı. Milyonlarca bilgisayarda çalışan büyük küresel dağıtılmış muhasebe defteri, herkesin kullanımına açık olsaydı? Paradan müziğe her türlü mal varlığı güçlü aracıların yardımı olmadan kaydedilse, taşınabilse, işlem görebilse takas edilse ve yönetilseydi? Tüm bu varlıklarımızın kopyasının yollanmasını düşündüğümüzde, az önceki e-posta örneğinden farklı olarak ister istemez bir güven endişesi sarıyor akılları değil mi? 🙂 Oysa tam tersine, Blok Zinciri’nin temelinde güven yer alıyor. Nasıl mı? Cevabı hikayesinde.
2008’de finansal endüstri krizi zamanında, Satoshi Nakamoto isimli kimliği bilinmeyen kişi ya da kişiler adında sanal para denilen temelinde şifre para birimi kullanan dijital nakit için bir protokol geliştirdiği bir kağıt yarattı: Bitcoin. Bu şifreli para birimi, 3. bir tarafa ihtiyaç duymaksızın insanların güvenle işlem yapılmasını sağladı. Görünüşte basit olan bu aksiyon, adeta bir kıvılcımı ateşledi diyebiliriz. Bitcoin bir sanal bir mal varlığıdır, değeri zaman zaman yükselir veya azalır. Eğer borsacı değilseniz ilgi alanınız pek değildir. 🙂 En genel anlamı ile şifreli para birimidir. Vurucu nokta, onun altında yatan teknoloji, yani Blok Zinciri’dir. Bu teknolojide her türlü dijital mal varlığı, merkezi bir yerde depolanmıyor. Bunun yerine, küresel bir hesap defteri üzerinden şifrelemenin en yüksek seviyesi ile dağıtılıyorlar. Bir işlem yapıldığında, bu işlem küresel olarak milyonlarca bilgisayar üzerinde yayınlanıyor. Dünya üzerinde “sanal para madencisi” ismiyle anılan bir grup insan var ki, bu madencilerin parmaklarının ucunda inanılmaz bir hesaplama gücü var. Her 10 dakikada bir tıpkı bir kalp atışı ritmi gibi, önceki 10 dakikadaki tüm işlemlere sahip yeni bir blok oluşturuyorlar. Kendi içlerinde bazı sorunları çözmek için rekabet ediyorlar ve sorunu çözüp bloğu tasdik eden ilk madenciye dijital para birimi ile ödeme yapılıyor. Daha sonra, ki buradaki kilit nokta, o blok zincirinin bir öncekine bağlanması oluyor ve dağıtık bloklar oluşmaya başlıyor. Her blok, üzerindeki işlemleri damgalıyor, onaylıyor, bunu adeta dijital bir mühür gibi düşünebilirsiniz. Eğer bir hacker, gidip te bir adet bloğu çökertmek isterse, o blokla birlikte öncekileri de çökertmek zorunda kalır. Bu da mevcut teknolojide mümkün değil zira o blok zincir üzerindeki tüm geçmiş, sadece bir bilgisayarda değil milyonlarca bilgisayarda eş zamanlı olarak en gelişmiş şifreleme seviyeleriyle tutulmakta. Özetle Blok Zinciri’nde teknolojisi, “dağıtık” veri mimarisine sahip olduğundan dolayı herhangibir güvenlik sorunu söz konusu değildir. İşte bu sayede Blok Zinciri teknolojisi, bugün sahip olduğumuz tüm bilgisayar sistemlerinden çok daha güvenli olarak karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı kendisine “Güven Protokolü” adı da veriliyor. Geleceğimizi de Blok Zinciri ile tetiklenecek Güven Ekonomisi’nin şekillendireceği konuşuluyor.
İşin özünde, Blok Zinciri ile ilgili akılda tutulması gereken 4 temel özellik bulunuyor:
1) Kayıt tutar ( defter kaydı olarak tanımlanmasının nedeni burda )
2) Dağıtık bir mimariye sahiptir ( kayıtları tek bir sunucuda tutulmaz, Napster gibi değil)
3) Bulunduğu ağda tüm kayıtlar görülür.
4) Sistemi güvenlidir.
Peki Blok Zinciri ile hayatımızda neleri değiştirecek? Burda da yine 4 başlığımız var ki, örneklerle açıklamakta fayda var:
Günümüzde ticaret başta olmak üzere, finansal veya kamusal tüm işlemlerimizde büyük aracılarla çalışmaktayız. Düşünün ki bir e-postanın dünyanın bir köşesine ulaşması 1 saniye alabilirken, bir birim paranın banka sistemi ile bir ülkeden bir ülkeye ulaşması oldukça zaman alabiliyor, masraf yaratabiliyor.Örnek olarak banka ya da noterleri verebiliriz. Özellikle ticarette güven anlamında bu aracılara ihtiyaç duyuyoruz. Günümüzde aracılar kayıtlar tutup işlemleri gerçekleştirmemizi sağlarken, aksiyon aldıkları işlem başına (bankacılık işlemleri maliyeti gibi..) bir kazanç elde ediyorlar. Aracılar bu işlemlerden karlı çıkıyorlar hatta başka bir ülkeye gönderilen paranın yüzde 10’dan 20’ye kadarını alan şirketler bile söz konusu. Kullanıcılar ise o işleme bir bedel ödemek durumundayken, bazı durumlarda transfer süreçlerinde zaman kaybı da yaşanabiliyor. Blok Zinciri’nde ise durum bambaşka, aracı olmaması en büyük avantaj olarak değerlendiriliyor. İşte bu sayede A noktasından B noktasına herhangi bir veri/ dosya (asset) transferi masrafsız, hızlıca mümkün hale geliyor. İş dünyasında veya günlük yaşantımızda Blok Zinciri mevcut süreçlerimizi nasıl değiştiriyor derseniz favori olarak önerebileceğim bazı sektörel bazı rapor ve makaleler paylaşmak isterim:
Perakende, Finans, Enerji, İnsan Kaynakları, Tedarik Zinciri, Medya
Sosyal medyanın hayatımızda kapladığı yeri ve önemi düşünecek olursak içinde bulunduğumuz değişimi daha da somutlaştımak adına bir örnek olarak, Facebook, LinkedIn, Twitter, Uber veya Airbn’nin bir parçası olan biz kullanıcıları düşünün. Özel ağlara sahibiz. Bu sosyal ağlarımızın değeri, bıraktığımız dijital ayak izlerimiz tarafından oluşturuluyor, ancak ürettiğimiz o dijital değer ilgili ağın ana sahiplerine gidiyor. Blok Zinciri’nde ise yaratılan değer, ağ kullanıcılarına katkılarına orantılı olarak dağıtılıyor. Yani bu yeni dünyada, sosyal medyaya mecralarında bırakılan dijital ayakizleriyle, ilgili mecraya katkıda bulunulduğu için para kazanılabilmekte! 🙂 Fikir enteresan ama çoğalan örneklerini ilerleyen dönemde sıkça göreceğiz, alışkanlıklarımız değişecek.
Alışkanlıkların değişimi demişken, içinde bulunduğumuz dönemde Dijital Dönüşüm serüveninde olduğumuzu unutmayalım. Bu serüvende Web 1.0 ile önce internete bağlanarak veri almaya başladık. Daha sonra Web 2.0 ile internet üzerinden çevremizle karşılıklı etkileşmeye başladık. Web 3.0’da ise günlük hayatımızda Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi baş rolleri aldılar. Peki Blok Zinciri işin neresinde derseniz, kendisiyle Web 4.0 dönemi resmi olarak başladı! 🙂
Durumu özetleyecek olursak Blok Zinciri teknolojisinde;
- Aracıların ortadan kalkması
- İşlemlerde Fraud gerçekleşmemesi
- Hız kazandırması
- Maddi kazanım sağlaması ile hayatımız değişmeye başlıyor.
Blok Zinciri bir yandan hayatımızı değiştirirken, kendi içinde de bazı evrelere ayrıldı hatta.
Blok Zinciri 1.0 dönemine para transferi (bitcoin) damgasını vururken, 20 döneminde diploma ve benzeri (smart contract) dosyalar işin içine girdi.
3.0 dönemi ise henüz çok yeni uygulamaların kendi aralarında konuşması söz konusu. Somut bir örnek vermek adına mesela bir marka olarak birçok işbaşvurusu alınabiliniyor. Bu başvurularda yer alan Cv’lerde hangi okullardan mezun olunduğu bilgisi mevcutken, okul-dönem kontrolü çoğu zaman yapılmadan süreç ilerliyor. İşte tam da bu konuda 3.0 dönemi ile biriri arasında konuşan bloklar-uygulamlar devreye giriyor. Nasıl mı? Düşünün ki Linkedin üzerindne başvuru alan bir marka, üniversitelerin dahil olduğu bir bloktan mezuniyet verilerini okuyabilsin.
Dünya’da birçok örnek olduğu gibi, Türkiye’de de ilk Blok Zinciri tabanlı servisler hayatımıza girmeye başladı. Akbank, Ripple‘ın blockchain ağına dahil olduğunu ve blockchain teknolojisini uluslararası para transferi işlemlerinde kullanacağını Nisan ayında açıklamıştı hatırlarsanız. Diğer yandan, bu yılın Webrazzi Arena birincisi Blok Zinciri tabanlı dijital kimlik girişimi Kimlic olmak üzere, BKM’nin şirket içerisinde belirlediği dijital kimlik, dağıtık kayıt yapısı, akıllı sözleşmeler gibi verileri tüm şirket çalışanlarının kullanabileceği bir kurguda sunan BBN uygulamalarını bu alanda öncü ve örnek servislerden gösterebiliriz.
Geleceğe yönelik, Blok Zinciri ile biraz öngörüde bulunacak olursak bazı yorumlarda bu teknoloji, 90’lı yılların başındaki internet ekosistemine benzetiliyor. Evet, Google ilk arama motoru değildi, Facebook ilk sosyal ağ değildi. Ama en iyileri olarak hayatımızda ve ekosistemde güçlü bir yer edindiler. Benzer eğilimi Blok Zinciri dünyasında da göreceğimiz şüphesiz. Konuyla ilgili aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.
Pingback: Blockchain, Tokenomy, ICO… Yeni Nesil Ekonomide Odak: Değer Yaratmak – ceylanparlakay.com